yanlışçı/doğrucu yaklaşım doğru mu

Artık yazmaya başladığım Diksiyon Eğitimi ile ilgili kitabımın girişi bölümünden bir kısım:

‘Yanlış/doğru’cu yaklaşım doğru mu?

Diksiyon eğitimi verenlere, tiyatroculara, dil uzmanlarına, spikerlere, edebiyat öğretmenlerine göre, doğrular ve yanlışlar değişebiliyor. Bir grubun doğru dediğine diğer bir grup yanlış diyebiliyor. Orijinal diline en yakın seslerle yazılışı ızdırap olduğu halde bariz bir transkripsiyon hatasıyla bir zamanlar, “Bu yanlış; doğrusu ıstırap ve mustariptir” deniyordu. ‘z’ mi ‘s’ mi diye sorduran sorun, Arapçadaki ‘dat’ (ض) harfinin Türk alfabesindeki yakın olan ‘z’ sesi ile değil de ‘s’ sesiyle karşılanması gerektiği düşüncesinden  doğuyordu. Hâlbuki aynı kökenden gelen aynı harfi kullanan mızrap kelimesindeki  ‘ض’ harfi doğru olarak ‘z’ sesiyle karşılanıyordu. Eski basım TDK sözlükte  ızdırap, ‘bk. Istırap.’ önerisi varken bugün  ıstırap kelimesi, ‘ızdırap’a yönlendirilmekte. Sözlüklerde bile öneriler, genel kabul değişebilmekte
Spikerler ve tiyatrocular ‘Istanbul’ derken, dilciler, “hayır; İstanbul” diye düzeltirler. Bazı diksiyon eğitimcilerine göre ‘ğ’ sesi artık yoktur dolayısıyla söylerken  ‘değil’ değil, ‘deil’ denilmelidir. Bazılarına göre ‘deil’ olmaz, di:l (diil)’dir onun aslı. Bazı eski kuşak spikerlere göre ‘ğ’ bir yere gitmemiştir, baskın değil ama hafif olarak belli edilmelidir.  

Farklı kullanım biçimlerini, “yanlış” veya “doğru” şeklinde değerlendirmenin, faydalı bir yöntem olmadığını, dil sorunları yazarı Nemciye Alpay şu cümlelerle izah ediyor:
“Türkçe sorunları konusunda yaygın eğilim, “yanlış” ya da “ doğru” diye hüküm vermek ya da hüküm verecek birini aramak. Günümüz dilbilimi ise böyle hükümler verme hakkını kimseye tanımıyor: Olsa olsa sorunlara dikkat çekip kendi önerimizi söyleyebiliriz. Bu da temelde bir tartışma çağrısı oluşturur. Kuralların, kullanım yaygınlığını esas alan bilimsel yöntemlerle saptanması, kılavuzlara, dilbilgisi kitaplarına ve sözlüklere ondan sonra girmesi gerekir. Benim Türkçe yanlışı yazarları dediğim yazarlar, çoğu durumda, “yanlış/doğru” derken kişisel görüşlerini ortaya koymuş, “bana göre yanlış” ve “bana göre doğru” demiş oluyorlar. (…) Bir kullanım sorunu fark eden kişinin göstereceği tepki, önce kendi düşünsel hazırlığını yapmak, ulaşabildiği kitaplara bakmak, iyi kötü bir fikir oluşturmak sonra başkalarına siz ne düşünüyorsunuz diye sormak olmalı değil mi? (...) Ama çoğu kez böyle yapılmayıp bir otoriteye “hangisi doğru” diye sorma yolu yeğleniyor. Bu da fikir almaktan çok fetva almaya benzetilebilir.”  

Nisan Kumru

Kaynaklar:

Şiar Yalçın, Doğru Türkçe, Metis, 1997, S 60
TDK, Türkçe Sözlük, 1998 C 1
http://tdkterim.gov.tr/bts/
Necmiye Alpay, Dilimiz, Dillerimiz, Metis, 2007, S 11

Share Share Editor: nisankumru | Posted: 2013/02/20 | Views: 4314

Comments

16 + 11 =
Ana Sayfa | Arama | İletişim

Bu site Net Diksiyon © ürünüdür. İçerdiği bilgiler, (kitap, yazılı dokuman, web sitesi vs. olarak) izin almadan yayınlanamaz.

Editor