'Hiçbir İyilik Cezasız Kalmaz' Ne Demektir?

Ceza' (C-Z-E, جزاء ),  hem, mükâfatlandırmak; hem, müeyyide uygulamak anlamındadır. İyi veya kötü karşılık olarak bilinir. Bu söz yanlış değil doğru bir sözdür, ‘iyilik karşılıksız kalmaz’ demektir. ‘Ceza’ dilimizde anlam daralmasına uğrayan birçok kavramdan biridir. ‘Ceza’ Kuranda 36 yerde geçer 16’sında kötü bir fiile karşılık yaptırım, 16’sında da iyiliğin (hasenat ve Salihâtın) karşılığı mükâfat olarak kullanılır.

İyilik yaptıklarımızdan (en azından kötülük yapmadıklarımızdan), mukabil bir iyilik göremeyip yahut menfî bir karşılık gördüğümüzde kullandığımız bir cümledir; 'Hiçbir iyilik cezasız kalmaz..'
Bu sözü şöyle anlıyoruz bugün;

'Asla iyilik yapma, karşılığını kötülük olarak görürsün', 
'kimseye iyilik yaramaz, mutlaka tepene binerler',
'zaten merhametten maraz doğar', 
'iyilik yap kötülük bul',
'besle kargayı oysun gözünü,
'acımayacaksın!..'

Hâlbuki bu cümledeki ceza' bir 'karşılık'ı ifade ediyor. Hiçbir iyilik cezasız, yani ‘karşılıksız’ kalmaz. İçinden geldiğimiz mirasın, bu sözü menfi anlamda söylemeyecek ya da anlamayacak bir Kuranî  ve irfanî derinliğe sahip olduğunu biliyoruz.  Yani bu söz doğru bir sözdür ama biz yanlış bir dil algısıyla yanlış anlamaktayız.

Araplar, bir iyiliğe karşılık teşekkür kabilinden: 'Cezakâllahu hayran' veya kısaca 'cezakâllah!.' derler:  ‘Allah -hayırlı- cezanı versin’, 'karşılığını Allah versin, ‘Allah karşılığını versin’ demektir  (Hacca gidenler bu tarz bir ifadeyle karşılaşmışlardır.) Kimse bunu beddua olarak anlamamakta…

Ceza’nın Lügavî Temeli

'Ceza', günümüzde anlam kaymasına/daralmasına uğrattığımız kavramlardan biridir. Sadece; yaptırım, suça karşılık olarak müeyyide, 'kötü karşılık' gibi anlamları kalmıştır konuşma dilimizde.
Arapça bir isim olan ceza' (C-Z-E, جزاء ),  hem mükâfatlandırmak, hem müeyyide uygulamak anlamındadır.(1) İyi veya kötü karşılık…(2)
Ceza, iradî bir fiilin müspet veya menfî karşılığına denir. Bir eylemin iyi ya da kötü karşılığıdır, dolayısı ile kötü bir davranışımızın karşılığı olarak yaptırım ve hoşlanmayacağımız bir şeyi ifade ettiği gibi, iyi bir davranışımızın karşılığındaki iyiliği ve mükâfatlandırmayı da ifade eder.


Kuran’da ‘Ceza’ Kelimesinin Kullanımı Ve İlginç Bir Sonuç

Ceza', isim formunda, Kuran’da 36 yerde (ayette) geçiyor. (3)  Fiil formunda 8–9 yerde geçiyor (daha çok olabilir).  Mealen ceza anlamı verilen kelimelerden bahsetmiyorum, bizzat Arapça olarak 'ceza.. جزاء'… Dipnotta bütün ayet numaralarını çıkardım. (4)
Ayetleri tek tek açıp inceledim. Hangi ayette kötü bir fiile karşılık bir yaptırım anlamında, hangi ayette bir mükâfat anlamında diye sınıflayarak saydım, Sonuç ilginçti (tam sağlamasını yapmadım ama); 36 ayetin 16'sında suça karşılık yaptırım, , 16'sında iyiliğe karşı bir
mükâfat anlamında kullanılıyor. Yani ‘ceza’ kelimesi Kuran’da her iki anlamda da yarı yarıya kullanılmış. Bunun tesadüfî olduğunu düşünmüyorum.

İyiliğin Ceza’sını İyiliği Yaratandan Beklemeliydik!

Hep kötü bir karşılık alacağımız düşüncesinin temelinde ne var?

Bir iyilik yaptığımızda / bir kötülükten kaçındığımızda hemen faturayı da yazıp hazırlıyor ve gönderiyoruz. (5) Fatura yanlış adrese gönderildiği için ödeme bir türlü gelmeyince de, bir genelleme yaparak ödemeyi yapmayanı, mensup olduğu bütün bir tür ile (kendi dışımızdaki bütün insanlığı) asla iyiliğe layık olmayacak, hep kötülükle karşılık veren ilan ediveriyoruz.  Hatta daha ileri bir genellemeyle iyiliğin kendisinin bizzat kötülüğü davet ettiği gibi bir sonuca ulaşıyoruz.
Kuran, 'Hel cezâ-ül ıhsâni ille-l ıhsân'; ‘İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey olabilir mi?’ (6) diye soruyor; Biz, ‘hayır’, olmaz, ‘kötülüktür!’ diyoruz.

Sorun ne?

Karşılığı, bizzat iyilik yapıyor olabilmekken (7), iyiliğe bir karşılık bekleyerek ve bunu Allah’tan değil kuldan bekleyerek ahlakî hataya düşünüyoruz. İyiliğin cevabını, ‘ceza’sını iyiliği yaratandan beklemeliydik oysa.
Birine bir iyilik yaptığınızda karşılığın ondan gelecek olması gibi bir zorunluluk yok, cevap hiç ummadığınız bir yerden gelip sizi bulabilir.

Bir iyilik yapınca, refleks olarak; ‘Acaba beni kandırdı mı, karşılığını verecek mi, yoksa karşılığını kötülük olarak mı alacağım,’ soruları soruyor iyiliği yapıyor sonra da adeta saldırılara karşı savunma pozisyonuna geçiyoruz.
Hıristiyanlığın tahrif edilmiş kısmına göre insan iyi olarak doğmaz, yasak meyveyi yiyen Âdem babasının suçuyla doğar, vaftiz edilmesi gerekir. (8)
Oysa insan yaratılıştan iyidir. İyiye yatkınlık vardır içinde. İnsan tasarlamadan iyilik yapabilir, ama tasarlamadan kötülük yapamaz (9)

İyiliği Ellerimizle Öldürmeyelim!

Binlerce iyilik görür, bunları saymayız ama bir kötülükte, bir karşılık alamamayla karşılaşmayıverelim, iyiliğin karşılığıyla ilgili ne kadar aforizma varsa hak vermeye başlarız.  
‘Aman dikkat! Çok Önemli Uyarı!’ diye başlayan internet paylaşımlarını görmüşüzdür. Şöyle şeyler yazarlar ‘Bir yaşlı karşıdan karşıya geçemiyormuş bir kadın ona yardım etmek için koluna girmiş, bu arada kendisine bir iğne batırıp bayıltmışlar, ne kadar parası varsa almışlar, kadın uyandığında bir böbreği yokmuş, aman bu tür durumlarda dikkatli olun…’
İyiliğe mesafeli, korkulu, mütereddit bir nesil olduk bu hurafelerle hem de bu bilgi çağında. Çoğu uydurma ama bilmeden bunları paylaşarak kendi ellerimizle iyiliği öldürüyor yok ediyoruz.
Oysa iyiliği maruf’u (ortak bilinen iyiyi) yaygınlaştırmakla emrolunmuştuk. (10)

Duymuşsunuzdur şu hikâyeyi; bir zat atıyla giderken, su kuyusunun kenarında çaresizce bekleyen bir adam görünce durur ve ona derdini sorar. Adam, kuyunun derin olduğunu suya ulaşamadığını söyleyerek yardım ister. Yolcu atından atlar ve adama su çıkarmak için kuyuya iner. Bunu fırsat bilen adam ata atlar ve uzaklaşır. Durumu anlayan yolcu aceleyle kuyudan çıkar ve hırsıza arkasından bağırır: “At senin olsun, ama ne olur bu atı çaldığını söyleme, yoksa bir daha hiç kimse bir susuza su vermez”

Mesaj iyiliğin iyilik düşüncesinin yok edilmemesi, öldürülmemesi.
Kötülük görmüşlerin hikâyeleri de, iyiliği azaltır.
Bu yüzden merhametle, iyilikle ilgili beylik laflara dikkat!

Allah (hayırlı) cezanızı versin.

Nisan Kumru


NOTLAR - KAYNAKLAR

1- Lisanu'l-Arab -İmam İbn-i Manzur
2- Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat -Ferit Devellioğlu
3- www.kurandaara.com
4- 'Ceza'nın isim olarak geçtiği ayetler: Bakara 85, Ali imran 87, Ali imran 136, Nisa 93, Maide 29, Maide 33, Maide 38, Tevbe 26, Tevbe 82, Tevbe 95, Yunus 27, Yusuf 74, Yusuf 75, Isra 63, Isra 98, Kehf 88, Kehf 106, Taha 76, Furkan 15, Secde 17, Sebe 37, Zümer 34, Fussilet 28, Sura 40, Ahkaf14, Necm 41, Kamer 14, Rahman 60, Vakia 24, Hasr 17, İnsan 9, İnsan 12, İnsan 22, Nebe 26, Nebe 36, Beyyine 8.
5- 7- 8- 9- Mustafa İslamoğlu- Vahyin Penceresinden programlarından
6- Rahman; 60
10- Emr-i bi’l mağruf, nehy-i ani’l münker

 

Share Share Editor: nisankumru | Posted: 2013/02/11 | Views: 19920

Comments

17 + 14 =
Ana Sayfa | Arama | İletişim

Bu site Net Diksiyon © ürünüdür. İçerdiği bilgiler, (kitap, yazılı dokuman, web sitesi vs. olarak) izin almadan yayınlanamaz.

Editor